Hamilelik, 38-40 hafta süren bir yolculuk… Bebek doğmaya hazır hale gelene kadar hem annede, hem de bebeğin kendisinde pek çok değişim meydana gelir. Bu değişimleri sınıflandırabilmek için gebelik 3 dönemde incelenir ve bu dönemlerin her birine "trimestr" adı verilir.
"Birinci Trimestr" ilk 12 haftayı içerir.
"Ikinci Trimestr" 13-27. haftayı içerir.
"Üçüncü Trimestr" 28-40. haftayı içerir.
Dördüncü ayın sonunda artık plasentadan beslenen ve 10 cm boyunda olan bebekte emme ve yutma refleksleri gelişmektedir. Beden büyümesi başın büyümesinden hızlı olmaya başlar. Diş tomurcukları belirir, el ve ayak parmakları iyice ayırt edilebilir. Bebek insan görünümü kazanmasına karşın henüz rahim dışında yaşayamaz.
Beşinci ayın sonunda 20-25 cm’lik bebeğin hareketleri anne tarafından hissedilecek kadar kuvvetlidir. Bebeğin bedeni ince yumuşak tüylerle kaplıdır, başında saçları çıkmaya, kaş ve kirpikler belirmeye başlamıştır. Bedeni koruyucu nitelikte bir madde olan verniks ile kaplıdır.
Altıncı ayın sonunda bebek 33 cm boyunda ve aşağı yukarı 800 gr ağırlığındadır. Cildi ince ve parlaktır, deri altında yağ bulunmaz. El ve ayak parmakları görülebilir hale gelmiştir. Göz kapakları ayrılmaya ve gözler açılmaya başlar. Bu ayda bebek doğarsa yoğun bakım ortamında yaşayabilir.
Bedensel ve duygusal değişimler
• Bitkinlik
• Rahmi yerinde tutan bağların gerilmesine bağlı kasık ağrısı
• İdrar sıklığında azalma
• Bulantı kusmanın azalması veya bitmesi
• Kabızlık
• Mide yanması, sindirim zorluğu, bağırsak gazı, şişkinlik
• Baş ağrıları
• Özellikle oturur yada yatarken aniden kalkmak gibi ani durum değişikliklerinde baygınlık hissi veya baş dönmesi, kalp atışının artması
• Burun iç dokusunda şişme, burun tıkanıklıkları, burun kanamaları
• Dişeti kanamaları
• İştah artması
• Ayak bilekleri ve ayaklarda hafif şişme, bazen ellerde ve yüzde de olabilir
• Bacaklarda varisli damarlar ve basur (hemoroid)
• Bacak krampları, sırt ağrıları
• Ciltte renk değişikliği
• Beyaz vajinal akıntı (lökore)
• Bebek hareketlerinin başlaması
• Adet öncesi günlerde olduğu gibi çabuk öfkelenme, duygu durum dalgalanmaları, kolay ağlama
• Unutkanlık
Soluk alma güçlüğü
Gebeliğin ikinci üçünde hafif bir soluk alma güçlüğü yaşanır. Gebelikte salgılanan hormonlar bütün kılcal damarlar ve kaslarda olduğu gibi solunum sisteminin kılcal damarlarını şişirir, akciğer ve bronşların kaslarını gevşetir. Gebelik sürecinde büyüyen rahmin diyafram denilen göğüs ve karın boşluklarını ayıran kasa basınç yapması gibi akciğerleri sıkıştıran ve gereğince genişlemesini önleyen başka etmenler de rol oynar. Bu tür soluk alma güçlükleri normaldir.
Ciddi soluk alma güçlüğü, hızlı soluk alma zamanlarında dudaklarda ve parmak uçlarında morarma ve/veya göğüs ağrısı, nabız yükselmesi olduğunda mutlaka hastaneye başvurulmalıdır.
Burun kanaması ve burun tıkanıklığı
Burunda dolgunluk, sık burun kanamaları gebelikte en genel şikayet nedenidir. Gebelik sırasında burnun iç dokusundaki kan akımının artması, yumuşaması ve şişmesine bağlı olabilir. Kışın kapalı ortamlarda kuru havanın artması burunda kanama ve dolgunluk hissini artırır. Burun içi nemlendiriciler kullanılabilir. Burun kanamasını durdurmak için uzanmak veya arkaya doğru eğilmek yerine öne doğru eğilmeli, parmak uçları ile burun delikleri 5 dakika sıkılmalı, devam ederse tekrar edilmeli. 3 tekrardan sonra hala kanama devam ederse doktora başvurulmalı.
Alerjiler
Bazı kadınların gebeliklerinde alerjilerinde geçici bir düzelme olurken bazılarında artabilir. Gebelikte alerjileri önlemeye yönelik en iyi yaklaşım alerjiye neden olan şeylerden uzak durmaktır
1. Bahar aylarında olabildiğince dışarı çıkılmamalı
2. Temizlikte tüylü bezler yerine emici bezler kullanılmalı. Tavan arası, kütüphane gibi tozlu eski kitaplarla dolu yerlerden uzak durulmalı
3. Gebelik için yararlı olsa bile alerji yapan yiyeceklerden uzak durulmalı
4. Hayvanlardan, sigara içilen ortamlardan uzak durulmalı
Vajinal akıntı
Sulu sür kıvamında hafif kokulu bir akıntı gebelikte normaldir. Bu akıntı pek çok kadında gebelik öncesi dönemde de mevcuttur. Akıntı gebelik ilerledikçe artar ve daha koyu hale gelir. bu akıntıdan rahatsız olup tampon kullanılması istenmeyen mikropların üremesine neden olabilir. Önemli olan bölgenin temiz ve kuru tutulmasıdır. Pamuklu iç çamaşırları giyilmeli, dar ve sıkı pantolonlardan kaçınılmalı. Banyo veya duştan sonra iyice durulanmalı, deodorantlı sabun veya parfüm gibi tahriş edici maddeler kullanılmamalıdır.
Eğer akıntı kuru yapışkan ve peynir kıvamında, kötü kokulu veya akıntıya yanma, kızarıklık, kaşıntı eşlik ediyorsa enfeksiyon olabilir.
Bebek hareketleri
Bebeğin hareketleri 7. Haftada başlamasına rağmen anne tarafından fark edilmez. Bebeğin hareketleri 14.-26. Haftalar arasında herhangi bir zamanda genellikle 18.-22. Haftalar arasında hissedilir. Daha önce gebelik yaşamış bir kadın bebeğin hareketlerinin nasıl bir hareket olacağını bildiğinden daha erken fark eder. Doğal olarak zayıf bir kadın da şişman bir kadından daha önce hisseder. Fark edilebilir hareketlerin sıklığı büyük değişkenlik gösterir. Bebek sürekli hareketli olduğu halde bunların yalnızca bir kısmı hissedilebilir ölçüde kuvvetlidir. Rahim içindeki bebekler de sallandığında uyurlar. Bu nedenle gün içinde hareketli saatlerde bebek hareketleri az hissedilir. 28. Haftadan sonra bebek hareketleri daha düzenli ve kararlı olmaya başlar. Her yenidoğan gibi anne karnındaki her bebek de hareketlilik ve gelişme yönünden kendine özgüdür. Bazıları her zaman hareketlidir, bazıları çoğu zaman sakin.
Baygınlık ve baş dönmesi
Hızla genişleyen dolaşım sisteminin yeterli derecede doldurulamaması, genişleyen rahmin kan damarları üzerine basınç yapması baş dönmesi nedeni olabilir. Yatar veya oturur durumdayken ani kalkışlarda tansiyon düşük olduğundan beyne giden kanın azalması baş dönmesine neden olur. Her zaman yavaş yavaş ayağa kalkılmalıdır. Kan şekeri düştüğünde de baş dönmesi hissedilebilir. Bunun nedeni de uzun süre aç kalmaktır. Protein ağırlıklı beslenme, azar azar ve sık aralıklarla beslenerek bu durumdan korunulabilir. Baş dönmesi ve sersemlik olduğunda kan dolaşımını artırmak için yere uzanarak bacakları havaya kaldırmak gerekir. Bu mümkün olmuyorsa başı bacakların arasına alarak oturmak veya dizleri yere koyup ayakkabı bağlıyor gibi yapmak bayılmayı engeller.
Uykuda yatış biçimleri
Sıklıkla kullanılan sırtüstü ve yüzüstü yatış gebelikte uygun değildir. Yüzüstü yatmak karın büyümeye başladığı için rahat değildir. Sırtüstü yatmak rahat olmasına karşın, rahmin tüm ağırlığı sırt, bağırsaklar ve vücudun alt kısımlarından kalbe kan taşıyan damarların üzerine baskı yapar. Bu da sırt ağrıları ve basuru artırabilir, sindirimi engelleyebilir, solunum ve dolaşımı bozabilir ve kan basıncının düşmesine neden olabilir. Tercihen sol yana yatıp aralarına küçük bir yastık koyarak bir bacağı diğerinin üzerine çaprazlayarak yatmak en doğru yatış şekli olacaktır.
Op Dr Selma Nihan Karakaya Çoban
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı