Menopoz kelime olarak Latinceden gelir. Latince mens ay, pause durmak anlamındadır. Pratik hayatta menopoz kadının doğurganlığının bitişidir. Kadında cinsel olgunluk çağından yaşlılığa geçiş dönemidir.
Menopoz, kadın hayatında yumurtalıkların seks hormonu (östrojen, progesteron, testosteron) üretme fonksiyonlarının bitmesiyle oluşan doğal bir olaydır. Adet düzenleri bozulduğunda birçok kadın menopoza girdiğini zanneder oysa menopoz bir kadının birbirini izleyen 12 ay süreyle yani bir yıl adet görmemesidir.
Menopoz Yaşını Etkileyen Faktörler
- Kalıtım
- Irk
- Beslenme
- Doğum sayısı
- Sigara
- Ameliyatlar
- Radyoterapi, kemoterapi
- Sosyoekonomik düzey
- Türkiye’de ortalama menopoz yaşı 46-48’dir.
Menopoz Belirtileri Yakınmaları
Adet görmeye başladığı ergenlik yaşlarından itibaren yaklaşık 30-35 yıldır maruz kaldığı hormonların kaybolmasının etkileri vücudun pek çok sisteminde gözlenir.
Nörovejetatif Belirtiler
- Sıcak basmaları
- Uyku bozuklukları
- Depresyon ve moral değişiklikleri
- Hafıza bozukluğu ve Alzheimer hastalığı
Postmenapozal kadınların %85’i sıcak basmalarından yakınır. Sıcak basmalarının %64 kadında 1 ila 5 yıl sürdüğü, %26 oranında 6 ila 10 sürdüğü, %10 kadarının ise 10 yıldan uzun sürdüğü rapor edilmiştir.
Sıcak basmaları karakteristik olarak baş ve yüzden sıcaklık hissi olarak başlayarak boyun ve vücudun diğer taraflarına yayılmaktadır. Vücut sıcaklığında ve nabız sayısında artma ile beraber ellerde kan akımının hızlanmasını takiben sıcaklığın düşmesi ve terleme ile sonuçlanır. Her episod ortalama 2,7 dakika sürmekle beraber 1 ila 5 dakika arasında devam edebilmektedir. Uyku sırasında oluşan sıcak basmaları gece terlemeleri olarak isimlendirilir.
Postmenapozal kadınlarda uyku bozuklukları ve uyku kesintileri; irritabilite, anksiyete, sinirlilik, halsizlik, unutkanlık, konsantrasyon bozukluklarına yol açar. Kadınlar yeterli uykuya rağmen sabah yorgunluğu ile güne başlarlar. Östrojen azlığına bağlı olarak REM uykusunun azaldığı ortaya konmuş, hormon replasman (yerine koyma) tedavisi (HRT) ile REM uykusunun arttığı gösterilmiştir.
Östrojen eksikliği depresyon oluşmasında biyokimyasal bir taban oluşturmaktadır. HRT ile depresyon yakınmalarında azalma meydana gelmektedir.
Son yıllarda östrojenin beyinin yapısı ve kimyası üzerine etkisi gözlemlenmiş, HRT nin Alzheimer hastalığının oluşumunu hem azalttığı hem de geciktirdiği rapor edilmiştir.
Genitoüriner belirtiler
Östrojen azlığına bağlı olarak ürogenital sistemde mukoza ve bağ dokusunun bozulması sonucu bir takım belirtiler ortaya çıkar.
- Derinin incelmesi, kuruluk, renk değişiklikleri
- Sık idrara çıkma, sıkışma, idrar kaçırma
- Vajinal enfeksiyonlar, vajinal kuruluk, akıntı, dolgunluk
- İlişkiye girememe, ağrılı cinsel ilişki, cinsel isteğin azalması
Östrojen eksikliği ile vajina kısalır ve daralır. Vajinal duvar incelir, elastikiyetini kaybeder ve soluklaşır. Rugaların (vajinal duvardaki mukoza katlantıları) sayısı azalarak daha düz bir yüzey halini alır ve salgılar azalır. Vajinal kuruluk, yanma en sık görülen şikayetlerdir. Bunu vajinal dolgunluk akıntı ve kaşıntı izler. Ağrılı cinsel ilişki ve ilişki sonrası kanama da oldukça sık görülür. Vajinal yüzey kırılgan olur ve en ufak bir travma ile yaralar ve kanamalar meydana gelebilir. Cinsel aktif olmayan kadınlarda bu yaralar iyileşirken skar dokusu oluşur ve bunlar vajeni daha da kısaltır ve daraltır. Menopoz öncesi 3,8-4,5 olan vajinal pH 5’in üzerine çıkar. Daha alkali bir hale gelen ortam enfeksiyonlara karşı daha az koruyucudur. Pubik kıllar azalır, labia majoradaki yastık yağ dokusu incelir.
Menapozda deri değişiklikleri
- Deride kuruluk, incelme ve elastisite kaybı
- Saçlarda cansızlık ve kuruluk
- Saç ve tırnakların uzama hızı, yara iyileşmesi hızı azalır
- Aktif melanosit (güneşin ısısından ve ultraviyole ışınlarının etkisindan korunmak için melanin üreten hücreler) sayısı her 10 yılda bir ortalama %10-20 azalır. Derinin D vitamini yapım fonksiyonu yavaşladığından kemik kütlesi azalır
Derinin incelmesi ve hücrelerinin azalması deriden uygulanan ilaçların yararlı ve zararlı etkilerinde değişikliğe yol açar.
Menapozda kalp damar hastalıkları
Dünyadaki ölüm nedenlerinin başında iskemik kalp hastalığı gelmektedir.
35-44 yaş aralığında erkeklerde kalp damar hastalığı riski aynı yaş grubundaki kadınlara göre 6 kat daha fazladır. Menapoz sonrası yaşlara gidildikçe bu oran azalmakta 70 yaş civarında eşitlenmektedir. Bu olaydaki temel nedenin östrojen seviyesindeki azalma olduğu düşünülmektedir.
Menapoz sonrası hormon tedavisinin temel amacı bu durumu ortadan kaldırmaktır.
Kadınlarda Kalp Damar Hastalıkları için risk faktörleri
- Obesite: Kadınlardaki günlük enerji harcaması erkeklere oranla yaklaşık 125 kcal/gün daha düşüktür. Bu nedenle kadınların obesiteye eğilimi erkeklerden fazladır. Sadece kilo verdirme sonucu menapoz sonrası kadınlarda kalp damar hastalığı sıklığı %55 azalır.
- Diabetes Mellitus (DM): Diabetik bir kadın kalp damar hastalıkları açısından erkeklere karşı olan avantajını kaybeder ve riskler eşitlenir.
- Hipertansiyon
- Sigara : Orta yaşlı kadınlarda akut kalp damar hastalığı sebeplerinin %50 sini, tüm kalp damar hastalıklarından ölüm nedenlerinin %20 sini oluşturur.
- Aile hikayesi: Erken yaşlarda kalp damar hastalıklarının görülmesi (erkeklerde 50 yaş, kadınlarda 60-65 yaş öncesi) genellikle ailesel geçiş ile ilgilidir.
- Kan pıhtılaşma faktörlerinde bozukluk
- Sedenter yaşam şekli: Egzersiz vücut ağrılığını azaltır, kan basıncını düşürür, kan yağlarını düzenler ve açlık kan şekeri düzeyini azaltır.
- Menapoz sonrası östrojen eksikliği: Östrojen eksikliği kan yağlarını ve pıhtılaşma faktörlerini etkiler.
- Osteoporoz
Kemik miktarının azalması, iskeletin belirli kısımlarında, kırıklara aday olacak veya hatta kırık bulunacak şekilde incelmesine neden olacak derecede ilerlemiş kemik kaybıdır
Kalp damar sisteminden sonra en büyük risk kemik dokusunda oluşan kayıp ve buna bağlı osteporozdur.
Maksimal kemik kaybının ilk 1 yıl içinde olduğu ve birinci yıl %10.7, ikinci yıl %5,7, üçüncü yıl %1,1 kemik kaybı olduğu gösterilmiştir.
10 yıldan uzun süreli menapozda olan, düşük kemik yoğunluklu kadınlarda kırık oluşma riski 2 kat artmaktadır.
İlk etkilenen ve östrojen değişimlerine en hassas olan kemik türü trabeküler kemiklerdir. Bu nedenle ilk kayıp ve kendiliğinden kırıklar büyük oranda trabeküler yapı içeren omurlarda ortaya çıkar.
Osteoporotik Kırıkların Oluştuğu Üç Ana Nokta
Menopoz sonrası en sık kırık;
– Omurlar (%43)
– Femur boynu (kalça kemiği) (%17)
– Radius distali (el bilek kemiği) (%13)
Osteoporoz için risk faktörleri
- Irk
- Yaş: Kemik kaybı otuzlu yaşların ortalarında başlamakta ve kadınlarda daha fazla olmak üzere yaşın ilerlemesiyle ve menapozla birlikte hızlanmaktadır.
- Menapoz yaşı: Menapoza erken girmiş olmak osteoporoz için bir risk faktörüdür.
- Menapozda geçen süre:
- Adet yaşı: Ergenlik kemik yapımının son derece hızlı ve yoğun olduğu bir periyoddur. Menarş yaşı ne kadar erken ise bireyin bundan sonraki kemik kitlesi o kadar büyük olmaktadır. Eğer bu dönemde kemik yapımı egzersiz (büyüme sırasında iskelete belli miktarda mekanik stres gereklidir.) ve beslenme gibi olumlu gelişmelerle desteklenirse maksimum kemik kitlesine ulaşılır.
- Yaşam tarzı: Düşük kalsiyum içeren beslenme, yüksek protein gibi aşırı kalsiyum kaybettiren gıda alımı, hareketsizlik, aşırı sigara ve aşırı alkol kullanımı risk faktörü olarak öne sürülmüştür. 1 yıl süreyle düzenli yürüyüş yapanlarda kemik kaybı daha az olmaktadır.
- Boy-kilo: Şişman kadınlarda osteoporoz gelişim riski zayıf kadınlara oranla daha azdır.
- Adet düzensizlikleri: Gecikmeli adet gören kadınlar normal adet gören kadınlara oranla daha az kemik kitlesine sahiptir.
- Omurga bozuklukları:
- Düşmeyi kolaylaştıran nedenler
Tedavi
Menopozun başlıca nedeni, yumurtalıkların yaşlanması ve yumurtaların gerileyip kaybolmasına bağlı olarak fonksiyonel özelliklerini kaybetmesidir. Bu durum, yumurtaların içinde sentezlenen östrojenin azalmasına neden olur. Tedavinin amacı kaybolan hormonu yerine koymak yani hormon replasman tedavisi yapmaktır. Menopoz sonrası dönemde görülen fiziksel (vajinal kuruluk, sıcak basması, üriner şikayetler gibi) ve psikolojik şikayetlerin kontrol altına alınması, hayat kalitesinin artırılması ve uzun süreli östrojen eksikliğine bağlı gelişen osteoporotik kırıkların önlenmesi açısından en etkili tedavi östrojen kullanımıdır. Hormon tedavisi koroner kalp hastalığını önlemek için başlatılmamalı ve devam ettirilmemelidir.
Hormon kullanımın yarar ve riskleri tedavi devam ederken ortaya çıkabilecek riskleri de göz önüne alarak dikkatle değerlendirilmelidir. Özellikle menopoz semptomu olmayan kadınlarda veya menopozal yakınmalar açısından uzun dönem kullanımı tasarlandığında alternatif tedaviler düşünülmelidir.
Menopoz bulgularını ortadan kaldırmak için son zamanlarda bitkisel çözümler tercih edilmeye başlandı. Ne yazık ki bu bitkisel tedaviler üzerinde yeterli bilimsel çalışma olmadığından güvenilirlikleri ve etkinlikleri şüphelidir. Çok kullanılan birkaç bitki hakkında bilgi vermek gerekirse;
Kedi otu (Valerian Root, Valeriana officinalis) : Uykusuzluk, endişenin azalması
Melissa otu (Lemon Balm, Melissa officinalis) : Rahatlatıcı etki
Black cohosh (Hohoş, yılanotu, kızılderili otu, tahta biti otu) : Ateş basmalarında azalma
Keten tohumu (Flax Seed , Linseed) : Kabızlık, Kolesterol yüksekliği, Sıcak basmalarında azalma
Soya fasulyesi (soy isoflavones ) : Sıcak basmaları, Kemik kaybında yavaşlama, Kısa ve uzun dönem hafızada iyileşme, Lipid profilinde iyileşme
Sarı kantaron : Depresyon, Endişe, Sıcak basmalarında iyileşme
Menopoz bir hastalık değil bir süreçtir. Bu süreci rahat bir şekilde geçirmeniz dileğiyle…
Op Dr Selma Nihan Karakaya Çoban
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı